DevreArası
1907gencfenerbahceliler
Güncan Bilgiç
Gürcan Bilgiç |
İşler nereden, nereye geldi…
Son beş maçının dördünü kazandığı için tüm Fenerbahçeliler havaya girdiler, birden bire umutla doldular. Liderle aralarındaki puan farkı açılmadığı, diğer takımlarla olan da kapandığı için…
Veya takımları yeniden şampiyonluk yarışına ortak olup, iddiasından vazgeçmediğini gösterdiği için…
Galatasaray gibi ezeli bir rakibin farklı bir skorla devrilmesi, peşinden gelen kırılma maçında Ankaraspor’un da payına düşeni aldığı için…
Herkes mutlu ve gururlu şimdi.
Yöneticiler “biz dememiş miydik?” diyorlar…
Teknik direktör oturan sistemden bahsediyor.
Futbolcular takımdaşlığı konuşuyorlar…
11 hafta sonunda bu sevinç kırıntılarıyla insanlar avundurulmaya çalışılıyor. Ama bazıları unutmaz, unutturmaz.
Bu konuşmaları, bu haftalarda Fenerbahçeliler’in değil, rakiplerinin yapması gerektiğini unutturmazlar, hatırlatırlar.
50 milyon euro transfer harcamasının, Turkcell Süper Ligi’ndeki en az 10 takımın, bütçesinin iki katı olduğunu unutturmazlar.
Böylesine büyük fiyasko sahiplerinin, transfer karavanası sorumlularının gözden kaçmasına müsahade etmezler.
Yaptığı atılımlar, çizdiği vizyonla Türkiye’nin en az 20 yıl önüne geçen, Avrupa’daki rakiplerine de en az 10 yıl yaklaşan bir kulüpken, 11. haftada Ankaraspor’u yendiği için büyük mutluluk yaşamak değildir Fenerbahçeliler’e pay biçilen.
Biraz sinirlendim, kusura bakmayın…
Eskiden kalma, ama yeniden yapılandırılan Fenerbahçe’den bahsedelim biraz. Çift ön liberoya dönüş yapıldı. Aragones’in İspanya ezberini, takım kendi kendine bozdu. Yaşlı kurt sesini çıkartamıyor. Sahadakiler bildiklerini yapıyorlar ve kazanıyorlar. O da bunu görüp, sehpadan kurtulduğu için sevinip, tribüne oynayan açıklamalar yapıyor.
Daum’un Alex’li Fenerbahçe’ye kurduğu düzen, Zico’yu da kurtarmıştı. Şimdi Aragones’in can simidi oldu.
Takımın genetiğine ve yapısına uygun en başarılı sistem şu anda bu. Oyuncular doğrusunu yaparak mücadele güçlerini en üst düzeye çıkardılar. Arsenal, Galatasaray derken, Ankaraspor’u da geçtiler.
Ortada futbol yok. Mücadele ve oyuncu kalitesinin farkından doğan normal sonuçlar var.
Zico döneminde de böyleydi. Futbolcular arkalarını sağlama alıp, Alex’in ayaklarına bakıyorlardı. Alex duran toplarda, ara paslarda ve attığı gollerde nasıl olsa bir türlü dengeyi bozmayı başarıyordu.
O dönemde Zico’nun mevcut sistemi daha ileri götürmesini bekledik hep. Ama düzene uyduğu veya bunu geliştirecek kapasitesi olmadığı için eleştirdik ve Fenerbahçe’ye layık görmedik.
Aragones geldiğinde Fenerbahçe’yi çağdaş düzende en fazla 40 metre büyüyen bir alanda oynatacağı hevesindeydim. İspanya milli takımı da böyle oynamaya çalışıyor ve La Liga’daki tüm teknik direktörler bunu yapıyordu. İlk maçlarda takım kötü oynuyordu ama tempoyu yüksek tutmaya çalışan, dar alanda oynamak için çaba harcayan oyuncular vardı.
Şimdi ise yok…
Çünkü buna uygun kadro ile oynamıyor Aragones…
Aurelio’yu elinden kaçırıp, yerine oyuncu koyamayan yönetim yüzünden de bu gerçekleşmiyor.
Golcü diye alınan oyuncunun, 30 milyon euro’luk yatırımın sadece koşmaya çalışması nedeniyle gol sıkıntısı var.
Aksaklıkları görmemeleri mümkün olmadığı halde, kadere boyun eğenler, şu andaki puan farkı için “kapanıyor” umutlarını saçarak, geçen haftaların faturalarını yok etmeye çalışıyorlar.
O yüzden sinirliyim…
Çok daha iyisi olması gerektiğini umarak beklerken, daha kötüyü övmeye çalışanları gördükçe de sinirim artıyor.
Bu makale yazarın sporx.com'a özel olarak yazmış olduğu bir yazıdır.